Jump to content

Vay Başıma Gelenler!


SpeedMazda
 Paylaş

Tavsiye Edilen Mesajlar

k2zbph.jpg

Günlerden Cumartesi, güneşli bir yaz sabahıydı. Kuşlar cıvıldıyor Yaz mevsimi yerini son bahara bırakmak için son haftalarını sayıyordu. Tam olarak bir ay önce Mazda 3 sahibi olmuş ve pek çok ödeme karmaşası içerisinde aracımın eksikliklerini tamamlamaya çalışıyordum. Aracımı aldıktan 15 gün sonra ne olur ne olmaz deyip zamlı tarifeden kaskosunu yaptırmıştım. MTV borcu, Kasko ödemesi, Trafik sigortası, Yeni lastik takımı derken gerçekleştirdiğim ödemeler limitlerimi çoktan aşmış ve gerekli " rahatlamayı! " yaşamıştım. Ama olsun diyordum otomobilim eksiksiz olsun, aklımda tek bir soru işareti kalmasın diyordum. Geriye kalan tek şey hayatımda ilk kez yetkili serviste yaptıracağım periyodik bakım ve detaylı inceleme sonrası çıkabilecek ekstra bakımlardı. Bu işlemler için de MazdaClubTR'de verilen tavsiyeleri dikkate almış ve Mazda EVO yetkili servisine randevumu yaptırmıştım. Her şey tamamdı. Bu gün Mazda3'üm ile uzun soluklu bir serüvenin startını verecektim...

O günlerde Annem memleketten gelmişti ve her gün birlikte geziyorduk. Cumartesi planımız için Maslak EVO'ya doğru sabah yola koyulmuştuk. EVO'ya vardık ve herkesle tek tek tanıştık. Aklımdaki soru işaretlerini sevgili İsmail ustaya aktardım ve neredeyse beraber her noktasının üzerinden geçerek gerekli bakım işlemlerini yapıyorduk. Merakla Dexelia yağ değişimini, fren balatalarının yenilenişini ve yeni lastiklerimin takılışını gözlemliyordum. Çay ikramı eşliğinde orada tanıştığım Mazda 3 sedan sahibi arkadaşla derin sohbetlere dalmıştık. Tamir masalarındaki ROTARY motora göz gezdiriyor ve Mazda sevgisi git gide içimde derinleşmeye başlıyordu. Nitekim aracın tüm işlemleri tamamlanmış ve ödemeyi gerçekleştiriyordum. Sanki showroom'dan sıfır otomobil almış edasıyla direksiyonun başına oturdum ve araç bilgi ekranlarına servis, lastik değişim zamanlamalarını tanımladık. Evet her şey sorunsuzca hallolmuştu ve Evo'dan süzülerek ayrılırken hava sabahki güneşli halini bulutlara bırakmıştı...

Günlük gezinti planımız dahilinde Kadıköye doğru Annemle yola koyulmuştuk. Etrafı tur rehberi gibi anlatırken yeni lastiklerin sergilediği yol performansı ve konforunu gözlemlemeye çalışıyordum. Evet yeni lastiklerim beklediğimden çok daha fazla fark yaratmıştı ve her şeyiyle tamam olan Mazdam beni delicesine heveslendirmişti. Daha önce otomobilim adına bu kadar mutlu olduğumu hiç hatırlamıyordum. Yüzüme oturan tebessüm Annemin de dikkatini çekmiş olacak ki sohbet iyice tatlanıyordu...

Kadıköye yaklaşırken aracımı nereye koysam acaba diye hafiften planlar yapmaya başlamıştım. Rutinimden ayrılmamaya karar verdim ve Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu Stadyumunun bulunduğu sokağa yöneldim. Aynı sokakta çok samimi olduğum bir arkadaşım oturduğundan önceki aracımı da hep buraya bırakıyordum. Bu kez de aynını yaptım, aracımı itinayla park ederek çevreyi kolaçan etmeye başladım. Trafiğe bir engel teşkil etmiyordum, diğer araçların geçebileceği geniş bir alan, ve yanımdaki araçların temas edemeyeceği bir boşluk bırakılmıştı. Fakat içime sinmeyen bir şeyler vadı. Acaba otoparka mı bıraksam? diye sesli düşünüyordum. Anneme baktım ve "neyse, her zaman bırakıyorum sorun olmaz" diyerek boğaya doğru yürüyerek Kadıköy gezintimize başlamıştık. Hava dışarıda gezilebilecek derecede çiseliyordu ve bizde buna aldırış etmeden meşhur Boğa heykeline varmıştık.

Bir anda yağmur yağmaya başlayınca Anneme " Gel Starbucks'ta sana bir kahve ısmarlayayım " dedim. kahvelerimizi yudumlarken Annem ile birlikte uzun süredir görüşmediği bir arkadaşını beklemeye başladık. Nihayet o da geldi ve sohbetlerine eşlik ediyordum. Çok keyifli sohbetler dönerken yağmur aralıklarla sağnak olarak yağıyordu. Bazen çok yoğun yağdığı için " anne şimdi sel basıyormuş buraları " diye espri yapıyordum. Geleli yaklaşık iki buçuk saat olmuştu ve yağmur nihayet durmuştu. O hoş sohbetleri masaya bıraktık ve Starbucks'tan ayrılarak aracımıza doğru yürümeye başladık. Her şey standart bir yağmur sonrası gibiydi. Herkes Kadıköyde geziyor ve hatta yerler kurumaya başlamıştı.

Mazdamızı bıraktığımız sokağa yaklaştık. Bilenler bilir Stadyum ile dere arasında küçük bir yaya geçidi vardır. Biz de orayı geçit olarak kullanacaktık. Geçitin olduğu sokağa yaklaşınca sokağın sonunun çamurlu olduğunu gördüm ve " Anne burası çamur olmuş geçemeyeceğiz sanırım " diyerek biraz daha ilerlemeye karar verdik. O sırada inşaat alanı nedeniyle aracı ve geçiti göremiyorduk. İlerlerken sıralı inşaat panelleri bitti ve gördüklerim bahtsızlığımı yüzüme bir kez daha bir tokat gibi vurmuştu. Kurbağalı derenin son 1km'lik kısımında sadece geçitin olduğu yer taşmış ve aracım lastik boyuna kadar sular altındaydı.Akıntıya direkt olarak maruz kalmamıştı. Akıntıyı engelleyen bahçe bent görevi görüyor ve akıntıdan arta kalan suların seviyesi yükseldiğinden aracım da bu piyangodan payına düşeni alıyordu. Bu manzara'nın bana kurdurduğu ilk " Şansımı S*keyim " cümlesi hayatımın bir özeti gibiydi. Sabah her şeyi tamamlamanın getirdiği heves şimdi ortalarda yoktu. Daha önce hevesim böylesine kırılmamış ve boğazımda düğümlenmemişti. Derenin kenarına park eden diğer araçlar tavan boyuna kadar sular altındaydı. Biraz ileride bir kadın Fiat Doblosunun içerisinden çevredekilere " Çıkarın beni Buradan! " diye bağırıyordu. Annem tam bir panik haline bir sağa bir sola koştururken beni tanıyanların tahmin edebileceği gibi ben soğuk kanlı olmayı seçmiştim. Kısa bir durum değerlendirmesiyle ne yapmam gerektiğine karar vermeye çalışıyordum. Diğer taraftan dolanarak suya girip aracımı çalıştırıp oradan çıkarabilirdim. Ama suya ne kadar zamandır maruz kalmıştı? elektronik aksam kısadevre yapabilir miydi? acaba su seviyesi daha fazla yükselmiş miydi? en doğrusu aracı bu durumda hiç çalıştırmamak ve suyun dağılmasını beklemekti. Evet doğru olan buydu. Çevredekilerin aracı " çalıştırıp çıkaralım " telkinlerini reddederek Kaskoyu bilgilendirmek üzere aradım. Çekiciye yönlendirildim. Sular yavaş yavaş çekilirken çekici de yola koyulmuştu. Aracımızın yanına gittik ve ilk etapta aracın içerisine, motor kısımlarına ve bagaja bakarak bir durum değerlendirmesi yapmaya çalışıyordum. Görünürde çok bir şey çıkmayacağını tahmin ediyor fakat elektronik aksam ve motor içerisinde olabilecek sorunlar bir taraftan da gözümü korkutuyordu. Aracın içerisi koltukların altına kadar su dolmuş, ve kirli suyun torularından oluşan çamur paspaslarımı görünmez hale getirmişti. O noktada araç eksperi gibi davranmaya karar verdim ve her noktanın detaylı fotoğraflarını çektim. O sırada çekici geldi ve aracı çekiciye yükledik...

Artık hava kararmıştı, Çekici aracında çekici, annem ve bana yoğun bir telefon trafiği eşlik ediyordu. Ben aracımın yeniden Maslak Evo'ya götürülmesini istiyordum fakat çekici kamyonun köprü geçiş yasağından dolayı oraya geçemeyeceğini söyleyerek durumu iyice sinir bozucu hale getiriyordu. En yakın servise gitmeye razı gelerek Mazda Damla'ya doğru yola çıktık. Servis kapanmıştı ve aracımızı güvenlik görevlisi adı altındaki bekçiye teslim etmemiz gerekiyordu. Bekçi yaşlı ve söylediklerimizi anlamakta, karar vermekte güçlük çekiyordu. Bir kaç görüşme sonrası aracın anahtarını teslim ettik ve ben iletişim bilgilerimi kendisine yazarak teslim ederken güvenemediğimden gizlice yüzü belli olacak şekilde fotoğrafını çekmiştim.Cumartesi akşamı olduğundan işlemler Pazartesiye kalmıştı. Bu bir saçmalıktı ama yapılabilecek bir şey yoktu..

Sabah kuşların öttüğü, güneşin gök yüzünde dans ettiği Cumartesi artık karanlık ve soğuktu. Yaya olarak Annemle evimizin yolunu tutarken paçalarımızdan akan Cumartesinin çamurları bu kirli hatıranın izlerini E-5 yan yoluna bırakıyordu...

Ben acaba Kaskoyu bozdurmadan mı halletsem diye düşünüyordum. Pazartesi servise giderek servis sorumlularıyla ve kendi tanıdıklarımla görüştüm. Su hasarı olduğundan ve araçta yoğun elektrik bağlantıları bulunduğundan (özellikle güvenlik açısından hava yastıkları gibi ekipmanlar ) sonradan arıza çıkarma ihtimali yüksekti. Şu an için cebimden karşılayarak sorunları çözsem bile sonradan doğabilecek sıkıntılar yine cebimden çıkacak ve Kaskoya bildirmediğimizden Kasko üzerinden tekrar işlem yaptıramayacaktık. İlk kontroller sonrası ABS beyninin su aldığı ve değişiminin gerekmesi durumunda sadece bu parçanın 3500TL gibi bir rakam tutacağını öğrendik. Bu riski göze almak hiç mantıklı gelmediğinden zaten parasını ödediğim Kasko'nun bu sorumluluğu alması gerektiğine karar kıldık ve Mazdamıza son bir kez bakarak uzun bir süre görmemek üzere oradan ayrıldık...


S O N

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Araç Kasko Beyanımın detaylarına Mazda Servis Müdürü ve Kasko Eksperi hayran haldı. Söylediklerine göre bu kadar detaylı bir beyanname hayatlarında görmemişler. Mazda yaklaşık 15 gün serviste kaldı (hafta sonları dahil). Araç motorunu ve aracı hiç bir şekilde çalıştırmadığım için servis ustaları beni tebrik etti. Motor aksamı tamamen sökülmeden ilgili kısımlar çıkartılarak temizlendi. Şanzıman yağı ve araç hava filtreleri yenilendi. Orta konsolda (el freninin bulunduğu kısım ) yer alan ABS Beyni ve ona bağlı koblo aksamları temizlendi, kontrolleri yapıldı ve sorunsuz olduğu tespit edildi. Tüm koltuklar ve zemin halısı sökülerek temizlendi ve ahtapot sistemiyle kurutuldu. Araç altındaki egzoz sistemi ve alt koruma tablaları sökülerek temizlikleri yapıldı. Paspaslar çöpe atıldı. Yeniden montajları yapıldı ve 150km yol testine sokuldu. Sonrasında 300km karma yol testinde de kendim kullandım. Aracı teslim aldığımda hafiften nem/küf..vb bir koku kalmıştı. Bunu zaten ön görmüştük. Temizlik ve koku konusunda çok titiz olsam da uzun bir süre bun katlanmam gerekeceğini biliyordum. Yaklaşık bir hafya içerisinde döşemeleri asprin denilen temizleyicili suyla 2 kez sildim ve silme işlemi sonrasında araç içerisine poşet üzerine karbonat serptim. bu süreçte yoğun esanslı araç parfümünü döşemelere bolca sıktım. 1 hafta sonunda koku %80 oranında azaldı. Yeni paspaslar alındı, bonus olarak araç altına temizlik sonrası izolasyon yapıldı ve silecek takımlarını yeniledim. Şu an her şey yolunda. Yakıt tüketimi normal ve Ustaların da söylediği gibi ne motorda ne elektronik aksamda tüm bu olaylara rağmen Mazda hiç bir arıza vermedi. Mazda aşkı iyice içime işledi. Tüm bu işlemler sonucunda işçilik dahil 2940TL (1300TL'si işçilik) masraf çıktı ve tamamı kaskokdan karşılanacak. Bu arada kasko firmam AVIVA. Tatil planımız için ikame araç almayı düşündük. İkame araçlarda esas olarak araç bedeli baz alınıyormuş. Bu nedenle güncel araçların bedeline göre B segmenti bir araca denk geldiğinden B segmenti bir araç temin edilebiliyorlardı. İlk önce onay mesajı geldi fakat bu durumu öğrenince razı gelmedim ve C segmenti araç istedim. Sonra tüm kaskolarda durumun böyle olduğunu öğrenince tamam diyerek randevu almaya çalışıyordum ki sel hasarlarında ikame araç verilemediğini öğrendim. Kasko sorumlum verildiğini söylediğinden bende kasko sözleşmeme bakmamıştım. Meğer kabak gibi yazıyormuş. Rezervasyonunu yaptırdığım tatil planımızda çöp oldu. AVIVA gibi diğer pek çok firmada da durum aynı yani Sel hasarında ikame araç verilmiyor verenlerde ona göre fiyatlandırıyorlar. Kasko yaptırırken bunu da göz önünde bulundurmak isteyebilirsiniz.

Çok daha kötüsü olabilirdi. Belkide başımıza biz araç içerisindeyken daha kötü şeyler gelebilirdi. Olacağı varmış ve bu tamamen şans işi. Allah kimsenin başına böyle sıkıntılar vermesin. Umarım sizlerin de bir takım dersler çıkarabileceği ve bazı çözümler edinebileceği bir yazı olmuştur.Uzun süredir forumda yer almayışımın sebebi de bu olaylardı.

Günler sonra dün ilk kez Mazdamla gezintiye çıkarak yazının başındaki fotoğrafını çektim. Şu an keyfimiz yerinde.
Tekrar görüşmek üzere, Mazdanızı sevin ve ona iyi bakın :)

SpeedMazda tarafından düzenlendi
  • Beğen 7
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Çok geçmiş olsun Faruk. Akıllı davranıp, o karmaşada arabayı çalıştırıp, yürütmemekle çok iyi etmişsin.

Teşekkürler. Evet sanırım iyi yaptım.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

...Tüm koltuklar ve zemin halısı sökülerek temizlendi ve ahtapot sistemiyle kurutuldu...

Gerçekten çok geçmiş olsun Faruk Bey. Kendimi kısmen de olsa sizin yerinize koydum da... Cidden neler hissettiğinizi iyi kötü tahmin edebiliyorum. Okurken biraz stres yaptım burada ama neticeye gelince adınıza sevindim. Geçmiş olsun tekrar.

Bu arada merak ettim, ahtapot sistemi nedir, nasıl bir şeydir acaba?
Teşekkürler.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

çok geçmiş olsun. 

profosyonel davranmışsınız. tebrik ederim.

3000tl kasko hasarı hiç bir şey.. 1 tampon, 1 far parası.

izolasyon yapmanız faydalı olmuştur.

Allah  beterinden korusun

 

Vakti gelmişken Küçük bir bilgi paylaşayım.

Suya maruz kalmış bir aracı çalıştırmama konusunda esas sebep : 

Motor;  dışarıdan 1 birim hava çekerek bunu yakıtla birlikte 15 kat sıkıştırarak, yakar ve egsozdan dışarıya atar.

sıvıların sıkıştırılamaz özelliklerinden dolayı motorun içine sıvı çekildiği anda sıkıştırılamayacak ve başta subaplara büyük zarar gelecektir. 

 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Olayı ilgi ve heyecanla takip ettim. Bu olarak 2 ana aşamada yorum yapılabilir: 1- Otomobil 2-Şehircilik. Bu olayın şehircilik yönünü yorumlamazsanız, kesinlikle birşeyler eksik demektir.

1- Otomobil.  Çalıştırmadan cekiciyle alıp götürmeniz en doğru hareket. Bu gibi dıurumlar da kontağı cevirmek dahi muhtemel sorun ve masrafları arttırır. Ve hatta kaputu açıp akü kutup başlarını çıkarmak ta faydalıdır, cunku kontak kapalıyken dahi özellikle Japon arabalarında birçok elektronik aksama elektrik gidiyor ve elektrik giden bir aksamın suda bozulma ihtimali, elektrik gitmeyen aksama göre kat kat fazladır.

Onun dışında böyle bir olayda Kasko dışında işlem yaptırmak riskli yani masrafın ne cıkacağını bilemezsiniz. Aracın değer düşmesi ise kaza ve motor yakma gibi durumlara göre cok daha naif düzeyde olabilir ve bu olaydan sonra aracı birkaç bin km kullanıp herhangi sorun yaşanmadığı takdirde pratikte değer düşmesi minimumda olacaktır, bunun bir sebebi selin araç park halinde olması ve çalıştırılmamasıdır.

2- Şehircilik. İstanbul'da 2006 -2009 arasında en az 2 sene kadar kaldım ve en cok tam da Kadıköy stadının oralarda kaldım. İstanbul yüzbinlerce şehircilik cinayetine sahne olmuş bir bölge aslında! Dünyanın coğrafi olarak en güzel bölgesi fakat sehirleşme olarak dev soru işaretleri var ve bu soruları artık hem İstanbullu hem Türkiye artık sormuyor bile ancak işte bedeli herkese patlıyor ve konu şehircilik olduğu için gelecek nesillere de patlamaya devam edecek.

Kadıköy'den ötede adı İçerenköy galiba, CarrefourSA'nın olduğu yerde bir caddenin tam ortasında bir gökdelen dikili halde görmüştüm. Sağından solundan arabalar ve yol geçiyor ortada dikili, ona ruhsat vermişse bir şehir iş bitmiş demektir, bir yagmurda göl de oluşur, her şey olur öyle şehircilik anlayışı ile.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Gerçekten çok geçmiş olsun Faruk Bey. Kendimi kısmen de olsa sizin yerinize koydum da... Cidden neler hissettiğinizi iyi kötü tahmin edebiliyorum. Okurken biraz stres yaptım burada ama neticeye gelince adınıza sevindim. Geçmiş olsun tekrar.

Bu arada merak ettim, ahtapot sistemi nedir, nasıl bir şeydir acaba?
Teşekkürler.

Teşekkürler Devrim Babacan.
Ahtapot sistemi için örnek video şu an bulamadım. Ama derinlemesine kurutma işlemlerinde kullanılan bir cihaz.
Örnek görsel aşağıdaki gibi.

4_kollu_koltuk_ve_hali_kurutma_makinesi-

Çok geçmiş olsun arkadaşım. Allah beterinden korusun hepimizi.

Çok teşekkürler İlhan 1977. Evet belkide şanslıydık. İyi tarafından bakmak lazım.

çok geçmiş olsun. 

profosyonel davranmışsınız. tebrik ederim.

3000tl kasko hasarı hiç bir şey.. 1 tampon, 1 far parası.

izolasyon yapmanız faydalı olmuştur.

Allah  beterinden korusun

 

Vakti gelmişken Küçük bir bilgi paylaşayım.

Suya maruz kalmış bir aracı çalıştırmama konusunda esas sebep : 

Motor;  dışarıdan 1 birim hava çekerek bunu yakıtla birlikte 15 kat sıkıştırarak, yakar ve egsozdan dışarıya atar.

sıvıların sıkıştırılamaz özelliklerinden dolayı motorun içine sıvı çekildiği anda sıkıştırılamayacak ve başta subaplara büyük zarar gelecektir. 

 

Çok teşekkürler Zealot. Evet sizin de vermiş olduğunuz bilgi çok doğru. Ben o anda okadar detayını bilmiyordum ama mantıken atmosferik/benzinli bir araca sahip olduğumdan ve hava yakıt karışımı gerçekleşmek zorunda olduğundan dolayı Suyu motor içerisine bir şekilde damlacık dahi olsa alma ihtimali olacaktı ve motor içerisinde devir daim olmaması gerektiğini düşünerek çalıştırmamak en iyisi diye düşünmüştüm.

İzolasyon konusuna gelince yanlış hatırlamıyorsam normalde 300TL gibi bir rakama yapıldığını söylemişlerdi. İzolasyon sonrasında araç altını ustalarla inceledik ve teker üzeri davlumbazlara izolasyon malzemelerini uygulamadıklarını belirttiler. Söylediklerine göre bizim araçlardaki davlumbazlar bez gibi bir maddeymiş ve o nedenle yapılmıyormuş. Sürüş olarak yol sesini %10-20 kadar azalttığını söyleyebilirim. Benim araca uygulanan izolasyonun asıl amacı korozyonu önelemekti bu nedenle ses açısından değerlendirmek pek doğru olmaz diye düşünüyorum. Fakat bunu müşteri olarak ücret karşılığı yaptıracak olsam davlumbazlara bu işlem uygulanmadığından sanırım yaptırmazdım. Çünkü aracın yol sesi ve suyla temas eden asıl yüzeyi zaten bu davlumbazlar. Oraya bu işlem uygulanmadığında da çok bir anlamı kalmıyor bence.

Olayı ilgi ve heyecanla takip ettim. Bu olarak 2 ana aşamada yorum yapılabilir: 1- Otomobil 2-Şehircilik. Bu olayın şehircilik yönünü yorumlamazsanız, kesinlikle birşeyler eksik demektir.

1- Otomobil.  Çalıştırmadan cekiciyle alıp götürmeniz en doğru hareket. Bu gibi dıurumlar da kontağı cevirmek dahi muhtemel sorun ve masrafları arttırır. Ve hatta kaputu açıp akü kutup başlarını çıkarmak ta faydalıdır, cunku kontak kapalıyken dahi özellikle Japon arabalarında birçok elektronik aksama elektrik gidiyor ve elektrik giden bir aksamın suda bozulma ihtimali, elektrik gitmeyen aksama göre kat kat fazladır.

Onun dışında böyle bir olayda Kasko dışında işlem yaptırmak riskli yani masrafın ne cıkacağını bilemezsiniz. Aracın değer düşmesi ise kaza ve motor yakma gibi durumlara göre cok daha naif düzeyde olabilir ve bu olaydan sonra aracı birkaç bin km kullanıp herhangi sorun yaşanmadığı takdirde pratikte değer düşmesi minimumda olacaktır, bunun bir sebebi selin araç park halinde olması ve çalıştırılmamasıdır.

2- Şehircilik. İstanbul'da 2006 -2009 arasında en az 2 sene kadar kaldım ve en cok tam da Kadıköy stadının oralarda kaldım. İstanbul yüzbinlerce şehircilik cinayetine sahne olmuş bir bölge aslında! Dünyanın coğrafi olarak en güzel bölgesi fakat sehirleşme olarak dev soru işaretleri var ve bu soruları artık hem İstanbullu hem Türkiye artık sormuyor bile ancak işte bedeli herkese patlıyor ve konu şehircilik olduğu için gelecek nesillere de patlamaya devam edecek.

Kadıköy'den ötede adı İçerenköy galiba, CarrefourSA'nın olduğu yerde bir caddenin tam ortasında bir gökdelen dikili halde görmüştüm. Sağından solundan arabalar ve yol geçiyor ortada dikili, ona ruhsat vermişse bir şehir iş bitmiş demektir, bir yagmurda göl de oluşur, her şey olur öyle şehircilik anlayışı ile.

Çok teşekkürler Revivo. Evet akü kutup başlarını sökmek de çok doğru bir hareket olurdu fakat o anda onu akıl edemedim. Gerçi su o seviyeye gelmemişti ama her ihtimale karşı doğru bir hareket olduğunu daha sonradan araştırarak öğrenmiştim.

İşin en acıklı ve ironik yanı şuydu şehircilik ve benim adına: Sular çekildikten sonra aracımın yanına gittiğimde zabıtalar da o bölgeye geldiler ve bana söyledikleri azarlama tonundaki " 15dk anons yaptık dere taşabilir araçlarınızı çekin diye! "  cümlesiydi. Bende cevap olarak " Madem biliyordunuz, bu sokağa neden araç parkettiriyorsunuz? " dedim haliyle bir cevap alamadım. Şehircilik adına vatandaş haklarını korumak aslında bu kadar kolay ama yönetimsel düşünce de bu kadar zayıf durumda. Ben ucuz kurtaranlardanım. Orada dere kenarına parkeden 3-4 araç tamamen kuma gömülmüş ve derenin içerisine düşmek üzere duruyordu. Belki kaskosu olmayan araçlarda vardı ve kim bilir kaç kişinin canı yandı.

geçmiş olsun arkadaşım sana bişi olmamış ya önemli olan o

Çok teşekkürler emekli. Evet çok şükür.

SpeedMazda tarafından düzenlendi
  • Beğen 2
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 Buyuk gecmis olsun...

Sigorta ile ilgili kisim referans alinmali bence 

 

Çok teşekkürler arman 1999. Evet referans olarak dikkate alınmalı. Yalnız ben kaskoyu tanıdık indirimleriyle ve bu sel maddesi hariç (belkide gözden kaçırdım o an hatırlayamıyorum) full olarak yaptırmıştım ve normalde 2300TL gibi bir rakamken 1800TL gibi bir rakama gelmişti. Tanıdık aracılığıyla olduğundan mıdır bilinmez ama Kasko sorumlusu gerçekten dakika dakika çok ilgilendi. Yiğidi öldürüp hakkını yememek lazım. Ha ikame araç konusunda madur olduk mu? olduk tabiki ve o da sorumlunun tecrübesizliği ya da ezber bilgi vermesinden kaynaklı sanırım. Gelecek sene bunları da dikkate alacağım kesinlikle.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

öncelikle çok geçmiş olsun..yaşadıklarınızı aktif olarak burada aktarmanız da yaşanacak benzer bir durum karşısında yapılacaklar konusunda yol gösterici olacaktır bunun için de ayrıca teşekkürler..

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

öncelikle çok geçmiş olsun..yaşadıklarınızı aktif olarak burada aktarmanız da yaşanacak benzer bir durum karşısında yapılacaklar konusunda yol gösterici olacaktır bunun için de ayrıca teşekkürler..

Çok teşekkürler goodpasture. Umarım birilerinin işine yarayacak bilgiler içeriyordur.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Çok geçmiş olsun, Gerçekten ders niteliğinde oldu bu yazı, kimsenin başına gelmez inşallah ama gelirse de nasıl davranmamız gerektiğine dair çok güzel bilgiler içeriyor. Kazanın en ucuz şekilde atlatılmış olması ise tek teselli. Allah hepimizi kaza ve belalardan korusun. :nazar:

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Günler sonra dün ilk kez Mazdamla gezintiye çıkarak yazının başındaki fotoğrafını çektim. Şu an keyfimiz yerinde.

Yazının başında resim harika; sel felaketi sonrası temizlendikten sonra o resim değil mi? Doğayla da acayip uyum sağlıyo bu Mazda.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Geçmiş olsun, sanki kendi aracımın başına gelmiş gibi üzüldüm. O kadar bakımdan, uğraştan sonra böyle bir felaket...

 Ucuz yırtmışsınız.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Geçmiş olsun, bu gibi şeyler her zaman olabilir,kaskolara bunun için ödeme yapıyoruz, metanetli olmak fazla endişeye kapılmamak sinir sistemimizi korur, asıl önemliside bu, kendimize bişey olmasın mala olsun olacağı varsa...

Bu somut olayda istanbulun lüks semtlerinde bile sele maruz kalabileceğimizi ve sele kapılan arabayı çalışıyormu diye bakıp çalıştırmadan çektirmeyi öğrendik. 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Üstad çok geçmiş olsun valla öyle bi betimlemissin ki durumu bi kaç olay daha geçse başından  sürükleyici bi kitap bile cikarmis :). . .

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Çok geçmiş olsun, inşallah bu son olur, bir daha böyle şansızlıklar yaşamazsınız.

Argo kullandığınz yerde bu aklıma geldi, e artık geçmiş artık, biraz eğlenmenin sakıncası yok herhalde.

Buradan,https://www.youtube.com/watch?v=gbnhydOczwI

Bir kusur işlediysek affola.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 Paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...