Jump to content

Dünya Genelinde Otoyollarda Hız Limitleri


İlhan
 Paylaş

Tavsiye Edilen Mesajlar

Hız Koridoru çıktığı ilk günden itibaren bayağı bir ses getirdi. Mazda'yla ilgili sosyal medya hesaplarında bayağı bir dönen geyiklere tanıklık ettim. Otoyolda basıp, sonra gişe önünde kamp kuran Mazda kullanıcılarına şahit oldum. :D:geyik: 
İnsanlar tepkililer bu duruma..Teknoloji gelişti artık, altlarımızdaki arabalar iyi arabalar..Yollarımız iyi vs..hızı arttıracaklarına düşürüyorlar vs..bir sürü tepkiler var. Ama bir gerçek varki bunu istatistikler ispatlıyor, olan kazaların çoğu yüksek hızdan kaynaklı. Örneğin kadınların kazaya karışma istatistiği neden düşük ? Çok iyi otomobil kullanmaları mı ? Trafikte sayılarının az olması mı ? Belki hepsinin bir katkısı vardır ama en büyük etken kontrollü yavaş ve hız limitlerine uyarak otomobil kullanmalarıdır. Özellikle ülkemizdeki kazaların çoğu yüksek hızdan kaynaklıdır. İstatistikler bunu ispatladığı halde halen neden itiraz ederiz anlamış değilim.
 
Dünya genelindeki otoyollarda hız limit uygulamaları nedir ?
 
Geçtiğimiz günlerde ülkemiz otoyollarında uygulanmaya başlanan ve ortalama hızın baz alındığı "Hız Koridoru" uygulaması birçok kişide tepkiyle karşılanmıştı. Ayrıca sadece ortalama hız değil, sabit ve mobil radarlarla da anlık maksimum hız tespiti yapılıyor. Yani radar bulunan noktalarda hem anlık hızınıza bakılıyor hem de 2 nokta arası ortalama hızınız yol sonunda kontrol ediliyor. Bize göre her T.C vatandaşına adaletli ve tarafsız bir şekilde uygulanması durumunda faydalı olan bu uygulama konusunda sosyal medya hesaplarımızdan birçok farklı yorum yapıldı ve aralarında haklı olanlar olduğu gibi aydınlatılmaya ihtiyacı olan yorumlar da mevcuttu.


Bu yorumların en dikkat çekici olanlar ise;

 
  • Arabada 250km/s kadran var, neden hız sınırı olsun ki?
  • Adam bu arabayı boşuna mı 200km/s hıza göre üretmiş?
  • Almanya'da hız sınırı yok.
  • Dünyada hız sınırı yok.
  • O hızla yol mu biter.
Bu örnekler çeşitlendirilebilir ancak bize göre en dikkat çekicileri; araçta yer alan hız ibresi ve dünyadaki hız sınırı uygulamalarına atıfta bulunan ifadeler olarak gösterilebilir. Biz de bu doğrultuda Dünya çapında hangi ülkenin ne kadar hız limiti uyguladığını, özellikle Avrupa ve Almanya'da durumun ne olduğunu takipçilerimize anlatmaya çalışacağız. 
 
İlk olarak dünya geneline bir bakalım;
 
d%25C3%25BCnya-trafik-h%25C4%25B1z-haritas%25C4%25B1.jpg
Dünya genelinde ülkelere göre otoyol hız sınırları
Yukarıdaki dünya haritasından da ve renklendirmelerden de anlaşıldığı gibi, ülkemizin de dahil olduğu açık mavi renkte (120km/s) önemli bir hakimiyet söz konusu ve bu hızlar otoyol koşulları için geçerli. Yani şehir içi, çift yönlü ve duble yollar için ülkemizde de olduğu gibi doğal olarak daha düşük limitler uygulanıyor. 
 
A.B.D'nin orta-batısında yer alan bazı eyaletler, Avustralya'nın 1 eyaleti, Arjantin, ve birçok Avrupa ülkesinde ise bu hız limiti 10km/s daha yüksek ve koyu mavi ile renklendirilmiş. Kullandığımız haritada Rusya için verilen değer yanlış olduğu için ise 110km/s olarak üzerine işaret koyma gereği gördük. Koyu ve açık yeşil ile renklendirilmiş ve 100km/s-110km/s olarak belirtilen başta Japonya ve Güney Kore'nin de olduğu bölgeler de hiç az değil ve 130km/s hız ile hemen hemen eşit yoğunlukta yer alıyor. Rusya'nın büyük bölümünde de hız sınırı 110km/s olarak uygulanıyor. 100km/s olan bölgeler ise sarı ile belirtiliyor ve Yeni Zelanda, Kanada'nın bir bölümü, Orta ve Güney Amerika, Afrika ve bazı orta ve doğu Asya ülkelerinde yer alıyor.
 
Diğer taraftan mor (140km/s) ile renklendirilmiş 3 farklı bölge bulunuyor ve bunlar da A.B.D'nin Texas eyaleti, Polonya ve Bulgaristan olarak yer alıyor. Belirtilen hız limitlerinin üzerinde pembe ile renklendirilen tek yer ise Almanya ve bu ülkenin bazı bölgelerinde otoyollarda hız limiti bulunmuyor. Ancak dünya geneline bakıldığı zaman bize göre Türkiye ortanın üstünde yer alan 120km/s hız sınırına sahip ve bu da düşük değil.
 
Şimdi bizi esas ilgilendiren Avrupa kıtasına daha yakından göz atalım;
 
Avrupa-h%25C4%25B1z-limitleri.png
Avrupa ve çevresi genelinde ülkelere göre otoyol hız sınırları
Yukarıdaki haritadan da görüleceği gibi Avrupa ve çevresi otoyollarda ağırlıklı olarak açık yeşil ile renklendirilmiş olan 130km/s maksimum hız belirlenmiş. Ayrıca 110km/s olarak belirtilen turuncu renkler de oldukça fazla. Rusya, Norveç, İngiltere ve bazı doğu Avrupa ülkelerinde bu hız uygulanırken, Türkiye, Portekiz, İspanya, İsveç, İsviçre, Finlandiya ve Belçika gibi ülkelerde 120km/s hız limiti otobanlarda uygulanıyor. Polonya ve Bulgaristan'da 140km/s olarak belirlenen otoyol hızı Almanya'da 130km/s olarak tavsiye edilse de hız sınırının olmadığı otoyollar da bulunuyor. Görüleceği gibi Türkiye, Dünya'ya göre ortalama üstü bir otoyol hız sınırına sahipken Avrupa genelinde 120km/s ile hemen hemen tam ortada yer alıyor diyebiliriz. 
 
En son olarak birçok kişinin otoyollarda hız sınırı olmadığını söylediği Almanya'yı inceleyelim ve deneyimlerimizi paylaşalım;
 
Almanya otoyolları konusunda, ülkemizde ve dünyada hız sınırı olmadığı konusunda genel bir düşünce hakim. Bu durum büyük oranda doğru olsa da kısmen de yanlış diyebiliriz. Geçtiğimiz yıllarda yaklaşık 10 günlüğüne Almanya'ya seyahat ettik ve kiraladığımız BMW 318d araç ile 2600km yol yapma fırsatı bulduk ve BMW, Porsche, Mercedes müzelerini gezdik. Bu mesafenin büyük çoğunluğu da ünlü Alman otoyol ağında (Autobahn) geçti. 1600km boyunca hız sınırının olmadığı yollardan da geçtik, hız sınırının 100-110km/s'e düştüğü yerlerde gördük ancak genel anlamda tavsiye edilen hızın 130km/s olduğunu belirtelim. Öyle ki hız sınırının olmadığı yerlerde bile 130km/s hız öneriliyor. Hız sınırının olmadığı yerlerde bu hızı geçtiğiniz zaman ceza yazılmıyor ancak bir kaza durumunda suçlu sayılma ihtimalinizin de yüksek olduğu ifade ediliyor. Yani hız yapıyorsan sorumluluk alıyorsun deniliyor. 
 
alman-otoban-h%25C4%25B1z-s%25C4%25B1n%25C4%25B1r%25C4%25B1-yok-lechas%25C4%25B1.jpg
Alman otoyollarında hız sınırının kalktığını gösteren uyarı levhası
Diğer taraftan sınırsız hız limiti otoyolda yer alan bir güzergahın tamamında da geçerli değil. Belli bir mesafeden sonra, kış şartlarında veya yolun yerleşim yerine doğru ayrıldığı noktalarda bu durum açık bir şekilde belirtiliyor. Hız limiti buradan sonra kalkabiliyor veya sonradan tekrar devam edebiliyor. Ayrıca hız limitinin boylu boyunca uygulandığı düzlükler ve uzun mesafeler de mevcut. Toplam otoyol ağının %10'u da çeşitli radarlarla sürekli kontrol ediliyor.

Hız limitlerini gösteren Almanya otoyol ağı için tıklayınız 
 
Kısacası Almanya'da otoyollarda hız limiti yok demek çok doğru değil. Sadece hız yapmaya müsait kalitede yola sahip, yerleşim yerlerinden uzak ve düzlüklerin çok olduğu bölgelerde uygun mevsim koşullarında bu tip bir uygulama var. Ancak bu yazdıklarımızı, güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilerden ve kendimizin sınırlı bir şekilde tecrübe ettiği 2600km'lik Almanya seyahatinde gözlemlendiğimiz için, Almanya'da yaşayıp otoyollarda sık seyahat eden takipçilerimiz bizlere daha net bilgiler verebilirler. 
 
alman-otoban-h%25C4%25B1z-s%25C4%25B1n%25C4%25B1r%25C4%25B1.jpg
Alman otoyollarının hız sınırı olmayan bir bölgesinde kaza yapmış Ferrari
Alman otoyollarındaki hız sınırlarına ilişkin önemli bir gelişmeyi de belirtmeden geçmeyelim. 
 
2015 yılında Alman Parlamentosu SPD partisi milletvekili Sigmar Gabriel, Almanya dahilinde yer alan tüm otoyollarda kazaların azaltılabilmesi, yakıt tüketimi ve emisyon değerlerinin düşürülebilmesi için hız limitinin 120km/s olarak belirlenmesi ve hız limiti olmayan bölgelerin iptal edilmesi konusunda mücadele vermişti. Ayrıca bu mücadelesi sırasında Alman toplumunda büyük bir çoğunluğun kendisinin arkasında olduğu gözlemlenmişti. 
 
Sonuç
 
Görüleceği gibi Türkiye'de otoyol hız limitleri bize göre fazlasıyla yeterli ve dünya ortalamalarının üzerinde. Ayrıca Avrupa'nın da orta seviyelerinde yer alıyor ve Almanya ve Avrupa'da, kurallara uyma, karşılıklı saygı gibi alışkanlıkların da ülkemizden daha iyi olduğunu düşünüyoruz. Kullanılan araçların ortalama kalitesi ve bakımlı olması da cabası. Her şeyi bir kenara koyalım, sırf büyük bir bölümünde hız limiti yok diye Almanya'yı örnek göstermek yerine bu konuda dünyanın ve Avrupa'nın geneline bakmak çok daha doğru gibi görünüyor. 
 
Karşılaştığımız en komik bahanelerden olan, ibre 250km'yi gösteriyor diye hız sınırına isyan edenlere de; dünyanın en hızlı otomobillerini üreten ve en güzel otoyollarına sahip olmasına rağmen 130km/s hız sınırını uygulayan İtalya'yı örnek göstermek gerekir. 
 
Bu arada ülkemizde %10 hız toleransı konusu yaygın bir şekilde uygulanıyor ve bu uygulama ile hız sınırı otoyol şartlarında otomobiller için 132km/s'e kadar çıkabiliyor. Ayrıca birçok araçta yer alan en az %3 en fazla %10 gösterge hatası da dikkate alınırsa, ceza yemeden hız ibresinin otoyollarda 135km/s-140km/s hızı göstermesi mümkün görünüyor. Ancak en önemlisi, devletin tüm trafik kurallarını tüm bireyler için eşit bir şekilde uygulanmasıdır diye düşünüyoruz. Aksi takdirde her kafadan bir ses çıkacaktır. Zaten ortada bir güvensizlik olduğu için konunun bu kadar uzadığını düşünüyoruz.
 
  • Teşekkürler 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Ülkemizde hala en ucuz ulaşım şekli araba diye düşünüyorum. Adam 4 kişi buradan köyüne gitmeye kalksa araba çok daha uyguna geliyor ve gideceği yere daha hızlı varabilmek için otoyolda hızlı gitmeyi tercih ediyor. Yeni radar sistemi bu denklemi bozduğu için herkes itiraz ediyor. Oysaki radar zaten vardı yollarda hepimiz yemişizdir. Bu uygulama ile aradaki radarlarda hala kalkmış değil.  Burada @İlhan bey inde söylediği gibi kurallar herkese eşit şekilde uygulanmalı. Bizde maalesef bu yapılmadığı için kurala uyan insanlar çok müzdarip. 

 

Şöyle bir parantez açmak istiyorum bende dahil herkes trafikte hata yapabiliyoruz. Hepimiz insanız. İstanbul'da sanırım 3,5 milyon araba var. Hepsi günde bir kere yapsa aynı hatayı trafik mahvoluyor.  Daha dikkatli olalım ve kurallara uyalım. Trafikte her şeyden önce saygımızı kaybetmeyelim. Karşımızdakinin de insan olduğunu unutmayalım. Trafiksiz günler dilerim hepimize :) Benzin 5,18 olmuş bu arada :) 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Radar uygulaması doğru şekilde zamanında yapılsaydı kimse itiraz etmezdi. Kimse hikaye anlatmasın devlet buradan para kazanmak için insanların hızını düşüremeyeceği veya düşüremeden gireceği noktalara bu cihazları kurdu. İnsanlar bir ceza yediğinde eskiden ulen ceza yedik diyordu. Şu sistemde beş tane ceza yazılan gördük. Daha fazlası var ama örnek olarak söyledim. Bu sistem ciddi paraların döndüğü bir alan olduğu için maliyet ve karlılık bakımından ne kadar ceza kesilirse o kadar avantaj. Kurulan direkler ve noktalar tamamen insanların gündelik hayatta çok dikkat etmeyeceği yerler. Almanya da kurallar belli adamlar uyuyor bizde uymak istesen küfür sıkıştırma vs. vs. oluyor. Ülkemizde bir sistemi araştırmadan kurdukları için ve öncelik para kazanmakta olduğundan o sistem daima patlamaya mahkum.

  • Beğen 1
  • Teşekkürler 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

11 dakika önce, Ali :

Radar uygulaması doğru şekilde zamanında yapılsaydı kimse itiraz etmezdi. Kimse hikaye anlatmasın devlet buradan para kazanmak için insanların hızını düşüremeyeceği veya düşüremeden gireceği noktalara bu cihazları kurdu. İnsanlar bir ceza yediğinde eskiden ulen ceza yedik diyordu. Şu sistemde beş tane ceza yazılan gördük. Daha fazlası var ama örnek olarak söyledim. Bu sistem ciddi paraların döndüğü bir alan olduğu için maliyet ve karlılık bakımından ne kadar ceza kesilirse o kadar avantaj. Kurulan direkler ve noktalar tamamen insanların gündelik hayatta çok dikkat etmeyeceği yerler. Almanya da kurallar belli adamlar uyuyor bizde uymak istesen küfür sıkıştırma vs. vs. oluyor. Ülkemizde bir sistemi araştırmadan kurdukları için ve öncelik para kazanmakta olduğundan o sistem daima patlamaya mahkum.

Bizde devlet ne yapsa kendi cebini doldurmak için yapıyor ki zaten. Bir şeyler üretip satamadığımız için sistem bunun üzerine kurulu. Devlet halkına bakamaz hale geldi. Emekliler ve memurların cebindeki para günden güne küçülüyor. Özel sektörde biraz daha para kazanabilmek için alan kaldı. O da yavaş yavaş azalıyor.  Devlet ne zaman ben halkım için buradayım onlar için ne yapabilirim demeye başlarsa o zaman belki bir şeyler rayına oturabilir. 

  • Beğen 2
  • Teşekkürler 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 

Açılın bilirkişi geldi  

;D

Şimdi bu konularda eski işim ve mesleğimden ötürü yeterince bilgiliyim diyebilirim.

1-) Daha hızlanmak trafiği azaltırmı?

- Ülkemizde bakanların, milletvekillerinin, gazatecilerin yanlış bildiği üzere, daha hızlı gitmek trafiği azaltmaz aksine arttırır. Bu konu hakkında pek çok çalışma yapılmış, çeşitli durumlar için yolun en etkin kapasite ile kullanımına ötürü hız değerleri belirlenmiştir. Eğer hiçbir kavşak, dönemeç, kurp, rampa içermeyen sadece düm düz giden bir yol üzerinde taşıtlar raylı sistem taşıtları gibi yol alıyor olsaydı, hızlanmak kapasiteyi arttırabilirdi. Ancak rampalar, kurplar ve kavşaklar gibi etmenler devreye girdiği an, yolun her yerinde sürdürülebilir bir hızın üzerinde gidildiği an bu trafik oluşumuna, bu dur&kalk'a buda kapasitenin çökmesine sebep olur. Çok basit örnek ile, bir kurp'ta taşıtlar ancak 80km/sa ile dönebiliyor ise, kurp öncesinde taşıtların 100km/sa hız ile gelmeleri doğal olarak kurp gerisinde birikmelere sebep olur (Doygun akımda) Trafik'te en ilginç nokta budur. Bu tip bir yolda siz frene bastığınız an 5 arkanızda ki durmak zorunda kalır. Bu şok dalgası geriye doğru bir anda uzar. Dur&kalk bittikten sonra neden durduk neden trafik açıldı diye etrafa bakarsınız. Kavşaklar benzer şekilde, hızlı gelerek sadece kavşakların tıkanması sağlanabilir. Neyse karınca teoremi vb algoritmalar ile hızların kontrol altına alınması ile kapasitelerin arttırılacağı ispatlanmaştır. Londro Havaalanı güzergahında örnek çalışma yapılmış, sadece hız limitleri azaltılarak seyahat sürelerinde 20dk civarlarında kısalmalar sağlanmıştı.

2-) Ülkemizde durum:
Elbette rezil. Sadece İstanbul'da trafik cezası yazılmayan 20.000'den fazla taşıt vardı. Evet EDS, TEDES sistemleri kuruluyor ama sadece normal halk için. Yani trafik ceza sistemi trafiği rahatlatma amaçlı değil. Bunun binlerce örneğini verebilirim, örneğin trafiği kitleyen bazı anaarterlerde ki park eden taşıtlara dokunulmaz iken mahalle arasından trafiği etkilemeyen araçlar çekilir. Elektronik denetleme sistemleride bu şekilde kimilerinin başı ağırmayacak şekilde kurgulanıyor.

Peki bu kural tanımazlık sadece denetim sistemleri için mi? Elbette hayır, şehirler bu şekilde kurgulanmış. Nasıl derseniz, kavşakların çoğunun tasarımları hatalı, kural tanımazlığa davetiye çıkarıyor. Örneğin sola dönüş cebi, dönüş cebinde bekleyen taşıtlar 2-3 sinyal süresi bekle iken sağdan gelip son anda dönenler ilk seferde dönebilmektedir. Burada ki sorun kavşağın tasarımı, kavşak ağızları her türlü kural tanımazlığı imkan sağlayacak şekilde yapılmakta, otoyol kavşakları bile bölyle çok geniş. Bunlar için uzun yıllar kavga etmiştim  ama sıfır başarı. Sonra sebebini anladım ki şehri yönetenlerde o son anda dönüş yaptıkları -yani kural tanımadıkları için şehride ona göre planlıyor. Olan benim bizim saçların beyazlaması oldu.

 

  • Beğen 1
  • Teşekkürler 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

bi de bu sınırların ne zaman ve hangi koşullarda konduğuna dair bilgiler ve istatistikler paylaşılsa iyi olmaz mı? bir çoğu iki tonluk demir yığınlarının berbat frenler ve lastiklerle karďılıklı gidilen berbat yolların olduğu dönemlerden kalma limitler. 

şimdi yollar bölünmüş, mühendislik hesapları yapılmış. arabalar desen bin tane güvenlik donanımıyla milisaniyelerle iş yapan frenlerle güvenlik ekipmanlarıyla dolu. lastik teknolojisi desen yine mühendislik harikası, 120 km hızı kulağına döker halde. 250-300 km hızlar normal sayılmaya bile başlandı. kimse 300 yapan arabaya şaşırmıyor. youtube binlerce videoyla dolu. (bunları 250 ile gidelim diye demiyorum. gelinen noktaya örnek veriyorum. hatta herkes 250 kmh ile giderse 250 kmh normal bile sayılabilir ya neyse başka tartışma konusu)

neyse efenim dediğim şu; şahsen almanya'dan ehliyet almış ki bilen bilir almak çok zordur ve 5 yıl otomobil kullanmış biri olarak söylemeliyim ki hız sınırları konusunda en ideali almanya. belli bölgelerde güvenlik, ses ve benzeri nedenler dolayısıyla hız sınırlandırılması yapılması geri kalanın serbest bırakılması en doğrusu. adamlar zaten burada hızlı gidilmemesi gerek diyerek koyuyor sınırı. ama 4 şerit alabildiğine düz ve kaymak gibi yollarda da bırakın 120 ile gidilmesin. çok komik duruyir gerçekten. 

ama tabi adamlar işi biliyor. almanyada ehliyet almak travmatik bir şeydir. psikolog gezenler bile var. o derece sıkı kurallar ve yaptırımlar vardır ki illallah dedirtir. e bu şekilde eğitilen insanlar da haliyle insan gibi davranıyor trafikte. mesela 280 ile gidecek adamın önüne atlamıyor. sollama şeridini sadece sollamak için kısa süreliğine ihlal ediyor. sivil otoban polisleri hiç beklemediğin anda ensene binebilir birini sıkıştırdığında ve sana caydırıcı cezalar verebilir. 

bu arada yanlış olmasın almanya'da trafikte saygı yoktur. bu bizzat hocanın söylediği şeydir. saygı yoktur çünkü herkes işini doğru yaptığında saygıya da gerek  kalmıyor ve sistem tıkır tıkır işliyor. bu yönüyle saygı da çok ilkel bir kavram olarak kalıyor trafikte. misal 70 ile gidilecek yerde 60 ile ya da 80 ile gitme 70 ile git. hız şeridini ihlal boşuna etme, ya da işaret ve işaretçi yoksa sağından gelene yol ver...

bizde ise durum tam keşmekeş. ambulansa yol vermeyi bile ögrenemedik. bizde hız sınırı kalksa ortam kan gölüne döner bunun da farkında tabi herkes. ama almanya'da bunun gerçekten tadını çıkarabilirsiniz. e39 530d ile 250 ile giderken siz duruyormuşsunuz gibi giden araçlarla sollanmanın tadı bir başka:)

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

37 dakika önce, Katil Balina :

bi de bu sınırların ne zaman ve hangi koşullarda konduğuna dair bilgiler ve istatistikler paylaşılsa iyi olmaz mı? bir çoğu iki tonluk demir yığınlarının berbat frenler ve lastiklerle karďılıklı gidilen berbat yolların olduğu dönemlerden kalma limitler. 

şimdi yollar bölünmüş, mühendislik hesapları yapılmış. arabalar desen bin tane güvenlik donanımıyla milisaniyelerle iş yapan frenlerle güvenlik ekipmanlarıyla dolu. lastik teknolojisi desen yine mühendislik harikası, 120 km hızı kulağına döker halde. 250-300 km hızlar normal sayılmaya bile başlandı. kimse 300 yapan arabaya şaşırmıyor. youtube binlerce videoyla dolu. (bunları 250 ile gidelim diye demiyorum. gelinen noktaya örnek veriyorum. hatta herkes 250 kmh ile giderse 250 kmh normal bile sayılabilir ya neyse başka tartışma konusu)

neyse efenim dediğim şu; şahsen almanya'dan ehliyet almış ki bilen bilir almak çok zordur ve 5 yıl otomobil kullanmış biri olarak söylemeliyim ki hız sınırları konusunda en ideali almanya. belli bölgelerde güvenlik, ses ve benzeri nedenler dolayısıyla hız sınırlandırılması yapılması geri kalanın serbest bırakılması en doğrusu. adamlar zaten burada hızlı gidilmemesi gerek diyerek koyuyor sınırı. ama 4 şerit alabildiğine düz ve kaymak gibi yollarda da bırakın 120 ile gidilmesin. çok komik duruyir gerçekten. 

ama tabi adamlar işi biliyor. almanyada ehliyet almak travmatik bir şeydir. psikolog gezenler bile var. o derece sıkı kurallar ve yaptırımlar vardır ki illallah dedirtir. e bu şekilde eğitilen insanlar da haliyle insan gibi davranıyor trafikte. mesela 280 ile gidecek adamın önüne atlamıyor. sollama şeridini sadece sollamak için kısa süreliğine ihlal ediyor. sivil otoban polisleri hiç beklemediğin anda ensene binebilir birini sıkıştırdığında ve sana caydırıcı cezalar verebilir. 

bu arada yanlış olmasın almanya'da trafikte saygı yoktur. bu bizzat hocanın söylediği şeydir. saygı yoktur çünkü herkes işini doğru yaptığında saygıya da gerek  kalmıyor ve sistem tıkır tıkır işliyor. bu yönüyle saygı da çok ilkel bir kavram olarak kalıyor trafikte. misal 70 ile gidilecek yerde 60 ile ya da 80 ile gitme 70 ile git. hız şeridini ihlal boşuna etme, ya da işaret ve işaretçi yoksa sağından gelene yol ver...

bizde ise durum tam keşmekeş. ambulansa yol vermeyi bile ögrenemedik. bizde hız sınırı kalksa ortam kan gölüne döner bunun da farkında tabi herkes. ama almanya'da bunun gerçekten tadını çıkarabilirsiniz. e39 530d ile 250 ile giderken siz duruyormuşsunuz gibi giden araçlarla sollanmanın tadı bir başka:)

 

 

 

Yeni yapıla çalışmalar ile hız sınırlarının düşürülmesi gerektiği ortaya çıkıyor. Maksat bir şeritten en optimum sayıda taşıdı geçirmek için genellikle optimum hız 80km/sa'ı geçmez. Burada dinamik hız yönetim kavramı ortaya çıkmakta. Örneğin pik dışı saatlerde o yoldan şerit başına saatte 1000 altı araç geçiyor ise bir tıkanıklıktan söz edilemez. Kapasitenin çok altında bir rakam. Bu tip anlarda hız limitlerinin dinamik yükseltilmesi, ama pik saatlere doğru, saatlik taşıt sayısının 1500 üzerine çıktıktan sonra kademe kademe hız limitlerinin düşürülmesi yapılabilmektedir. Örnek verdiğim Londro Havaalanı güzergahında anlık olarak 30km/sa gibi mak hızlar belirlenebilmektedir. Maksat dur&kalk harektini engellemek. Taşıtlar dur&kalk yapmadan, yapabilecekleri maksimum hızı belirmektir amaç.

Ancak dinamik hız belirlemede, taşıt sayısının çok az olduğu anlarda bile ciddi sayıda yetkili maksimum hızların 100km/sa'in çok üzerinde olmasını istememektedir. Bunun sebebi zehirli gaz salınımlarının logoritmik artması. Yani hız arttıkça trafik yoğunluğu ve zehirli gaz salınımlarıda logoritmik artıyor. Çoğu avrupalı belediye bu sebep ile yüksek hızlara karşı.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Açıkçası ben de 120 den hızlı gitmek istiyorum, hatta bu sınırlama gelmeden önce eğer iş yerinde gece çalışması yapmışsam saat sabah 3-4 gibi şekerpınar dan TEM e girip sancaktepe çıkışına kadar 160-200 arası seyretmeyi seviyordum. Hatta aşırı yağışta bile 120 nin altına düşmeden gidiyordum. Evet araçlara bir çok güvenlik önlemi getirildi, yolların bazıları mühendislik harikası bazıları mühendislik rezaleti ama değişmeyen ve en çok sorun çıkartan tek faktör var o da insan. İnsanların yerini otonom sürüş almadıkça hız sınırlarının yükseltilmesi çılgınlık olur. Şu an getirilen gişelerdeki hız ölçümü çözümünü ben yaklaşık 10 sene önce haberlerdeki kazaları gördüğümde söylüyordum, keşke o zaman gelseydi de boşu boşuna yiten canlar (ecel de olabilir tabi) veya sakat kalan insanlar sağlıklı bir şekilde hayatta olsaydı.

Eminim hepimiz 3 şeritli yolda fırsat bulunca birbirini sollamaya çalışan 3 kamyona da denk gelmişizdir veya yan yoldan bağlanan bir aracın direk ikinci şeride çıktığına. Bu tür hataların oluşması yani insan faktörü düzeltilemedikçe bizim limitler fazla bile.

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

3 saat önce, SweepeR :

Açıkçası ben de 120 den hızlı gitmek istiyorum, hatta bu sınırlama gelmeden önce eğer iş yerinde gece çalışması yapmışsam saat sabah 3-4 gibi şekerpınar dan TEM e girip sancaktepe çıkışına kadar 160-200 arası seyretmeyi seviyordum. Hatta aşırı yağışta bile 120 nin altına düşmeden gidiyordum. Evet araçlara bir çok güvenlik önlemi getirildi, yolların bazıları mühendislik harikası bazıları mühendislik rezaleti ama değişmeyen ve en çok sorun çıkartan tek faktör var o da insan. İnsanların yerini otonom sürüş almadıkça hız sınırlarının yükseltilmesi çılgınlık olur. Şu an getirilen gişelerdeki hız ölçümü çözümünü ben yaklaşık 10 sene önce haberlerdeki kazaları gördüğümde söylüyordum, keşke o zaman gelseydi de boşu boşuna yiten canlar (ecel de olabilir tabi) veya sakat kalan insanlar sağlıklı bir şekilde hayatta olsaydı.

Eminim hepimiz 3 şeritli yolda fırsat bulunca birbirini sollamaya çalışan 3 kamyona da denk gelmişizdir veya yan yoldan bağlanan bir aracın direk ikinci şeride çıktığına. Bu tür hataların oluşması yani insan faktörü düzeltilemedikçe bizim limitler fazla bile.

 

Doğru bakış açısı. Sadece bize özel değil, bizde abartı durumlar olsada dünya geneli olan durum. Güvenlik önlemleri arttıkça insanlar daha rahat ve dikkatsiz davranıyor bu sebep ile trafik kazaları bir türlü istenilen seviyelere inmiyor. Buna en önemli ispat, dünyanın en güvenli yollarının dünyanın güvenlik önlemleri en düşük yollar olduğu gerçeğidir. Bu sebep ile yanlış hatırlamıyorsam Avustralyada bir kasabada bir bilimadamının bu yöndeki makelesine dayanarak tüm trafik işaretlerini kaldırmışlardı. 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

49 dakika önce, Batuhan79 :

Doğru bakış açısı. Sadece bize özel değil, bizde abartı durumlar olsada dünya geneli olan durum. Güvenlik önlemleri arttıkça insanlar daha rahat ve dikkatsiz davranıyor bu sebep ile trafik kazaları bir türlü istenilen seviyelere inmiyor. Buna en önemli ispat, dünyanın en güvenli yollarının dünyanın güvenlik önlemleri en düşük yollar olduğu gerçeğidir. Bu sebep ile yanlış hatırlamıyorsam Avustralyada bir kasabada bir bilimadamının bu yöndeki makelesine dayanarak tüm trafik işaretlerini kaldırmışlardı. 

Yanlış hatırlamıyorsam avustralyadaki bir yol dümdüz ve kazası çok az olması gereken bir yer, ama ne hikmetse en çok kaza orada oluyormuş. 

Kazaların sebebi insanların dikkatsizliği değil insanların sığırlığıdır. Dikkatli insanlar hata yapsa da toleransla edilebilir hatalar yapıyorlar genelde. Ama ehliyeti kasaptan almış olanlar yaptıkları hatanın farkında bile olmuyorlar. 

Almanya dan kalkıp gelip yolun ortasından genişçe dönmek mi ararsın, insanların 30 km hızla direk orta şeride çıkmasını mı ararsın, aynasız sinyalsiz şerefsizler mi ararsın,... Hep bunlar yüzünden yüksek hız güvensiz oluyor. Sırf bu nedenlerle gündüz yolculuklarını sevsem de gece yolculuğu yapıyorum, başkalarından kaynaklı stresin minimuma inebilmesi için. 

 

Almanya da ise gecenin köründe bomboş yolda dahi sinyal kullanan, hızlı gitmesine rağmen yol boşsa en sağda giden, hızlı gelenlere saygılı olup önüne kırmayan, sürekli aynasını kontrol eden saygılı sürücüler var. Bizde de sürekli aynaya bakmayı telaşlı gitmek sanıp öndekine vurursun aynaya sık bakarsan diye dikkatsiz olacağını sanan sığırlar dolu. 

  • Beğen 1
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Ben yanlış hatırlamışım Avustralya değil İngiltere imiş https://www.google.com.tr/amp/s/amp.theguardian.com/commentisfree/2016/feb/04/removal-road-markings-safer-fewer-accidents-drivers

 

Bu arada bir yolun uzun süre düz olması zaten trafik mühendisliği açısından sakıncalı, yola belli mesafelerde hem dikine hem yatayda açı verilir. Dik açının sebebi su altında kalmaması, kurp yapılması ise sürücü uyumasını engellemek.

 

 

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Yazılanların hepsini okudum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki uzun süre İngiltere'de araç kullanmış ve alışılmışın çooook dışında ilk sınavımda ehliyet almış biriyim. Etrafımda tanıdığım yerli İngilizler bile şaşırmıştı ilk girişte ehliyet aldığımı söyleyince. Çok basitçe şöyle özetleyeyim ki sınavda sizin arabayı kullanıp kullanamadığınızın pek bir önemi yok onlar için. Etrafa ne kadar tehlike oluşturuyorsunuz ve ne kadar dikkatlisiniz buna bakıyorlar.

Hız limitlerine gelince, İngilizler kadar kamera manyağı bir ülke var mıdır bilmiyorum. Her an her saniye kamera ile izleniyorsunuz trafikte. Şöyle düşünün. İstanbul'dan çıkıp Ankara'ya gidiyorsunuz. İstanbul'dan çıktığınız andan itibaren sizi sektirmeden Ankara'ya kadar izleyebiliyorlar. İki kamera arası her zaman birbirini görecek şekilde oluyor genelde. Otonom flaşlı, fotoğraf çeken radarlardan tutun, köprü altlarındaki hız kameralarına, sivil polislerden resmi polislere kadar bir çok önlem var. Hal böyle olunca herkes kuzu kuzu gidiyor ve kaza olmuyor haliyle. Yazılı ya da yazılı olmayan bir çok kural var ve herkes bu kurallara öyle ya da böyle uyuyor ya da uymaya zorlanıyor.

Hız sorunundan başka konuşulması gereken bir sürü sorun var trafikte ama kimse dillendirmiyor. Ya bilmediklerinden ya da işlerine gelmediklerinden olsa gerek. Etrafımda o kadar Türk vardı ki İngiltere'de ehliyetlerine el konulmuş.. En büyük sebebi de ne biliyor musunuz? Cep telefonu. Evet bildiğiniz cep telefonuyla konuşmanın cezası 3 ehliyet puanı ve toplam 12 ehliyet puanı hakkınız var ehliyeti kaybetmeden önce oradan hesap edin. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 3 puan. Hız sınırını ufak şekilde aşmanın cezası 3 puan. Belli bir seviyenin üzerindeyde direk tutuklayıp tıkıyorlar kodese. Ters yola girmenin cezası 3 puan. Şöyle İstanbul trafiğinde bir bakın etrafa ne kadar kişi araç sürerken cep telefonuyla konuşuyor. Bir elinde telefon kulağında, diğer eli direksiyonda ve araç düz vites ise, direksiyondan çekip vites değiştirme işiyle meşgul. Gece bir araç sürerken görüyorsunuzdur. Aman Allah'ım bu nasıl bir şeydir ya. Mal mal çevirme yapıp plakanın g*tü başı farklı diye ceza kesen polis, insanların gözlerini kör eden merceksiz xenonlara ya da ön-arka sis farı açık gezen araçlara ses bile etmiyor. Kaç kişi nasıl olsa kimse yok diye kırmızı ışıkta geçiyor, u dönüşü yapılmayacak yerde u dönüşü yapıyor, kolayına geldiği için ters yöne giriyor. Aslında o kadar konulaşılacak şey var ki bu konular hakkında ama artık ben pes ettim. Ne vatandaşlar eğitimli, ne kural koyanlar, ya da o kuralı işletmekle yükümlü olanlar. Çok çok büyük bir kesim malesef öküz gelmiş ve öküz gidiyor. Şahsen bana yetki verseler ya öyle kurallar koyarım ki 1 sene içerisinde kimsenin ehliyeti kalmaz. Kafalarına vura vura hizaya sokarım. Ya da yarından itibaren motorlu bütün araçları yasaklar, at arabalarına geri döndürürüm. Ne demek istediğimi anlamak istiyorsanız sadece şunu araştırın.. Son 10 sene içerisinde teröre kurban verdiğimiz insanlar ve son 10 sene içerisinde trafik kazalarına kurban verdiğimiz insanlar.  

Üşenmedim kendim çıkardım tabloyu:

VMG74P.png

Şimdi yukarıdaki tabloya bakın ve bir düşünün. Terörle mücadeleye ayırdığımız bütçenin 100'de 1'ini insanların eğitimine ya da trafik güvenliğine ayırsak belki bu rakamlar olmayacak. Yazık değil mi bunca cana. Terör olunca "lanet olsun teröre", trafik kazasında ölünce "ecel geldi aldı". Yok öyle bişey. Ecel böyle bir şey değil. Oldu o zaman, ben de 200 km hızla giderken birine bindirip hem kendimi hem önümdekinin canını alayım ve adına ecel diyeyim...

Bu konuda çok dertliyim dostlar. İnsana en koyan tarafı ise gidip dünyanın başka bir ülkesinde olması gerekeni görüp de kendi ülkenizin içler acısı durumuyla mukayese edebiliyor olmak. Bilmemek bazen daha fazla huzur veriyor insana malesef...

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Şimdi, Tarahumara :

Yazılanların hepsini okudum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki uzun süre İngiltere'de araç kullanmış ve alışılmışın çooook dışında ilk sınavımda ehliyet almış biriyim. Etrafımda tanıdığım yerli İngilizler bile şaşırmıştı ilk girişte ehliyet aldığımı söyleyince. 

ben de tek seferde almıştım ve bu durum tüm avrupa'da olduça mühim bir şeydir. ekleyecektim ama kimseye bişey ifade etmez diye pas geçmiştim:)

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

48 dakika önce, Tarahumara :

Yazılanların hepsini okudum. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki uzun süre İngiltere'de araç kullanmış ve alışılmışın çooook dışında ilk sınavımda ehliyet almış biriyim. Etrafımda tanıdığım yerli İngilizler bile şaşırmıştı ilk girişte ehliyet aldığımı söyleyince. Çok basitçe şöyle özetleyeyim ki sınavda sizin arabayı kullanıp kullanamadığınızın pek bir önemi yok onlar için. Etrafa ne kadar tehlike oluşturuyorsunuz ve ne kadar dikkatlisiniz buna bakıyorlar.

Hız limitlerine gelince, İngilizler kadar kamera manyağı bir ülke var mıdır bilmiyorum. Her an her saniye kamera ile izleniyorsunuz trafikte. Şöyle düşünün. İstanbul'dan çıkıp Ankara'ya gidiyorsunuz. İstanbul'dan çıktığınız andan itibaren sizi sektirmeden Ankara'ya kadar izleyebiliyorlar. İki kamera arası her zaman birbirini görecek şekilde oluyor genelde. Otonom flaşlı, fotoğraf çeken radarlardan tutun, köprü altlarındaki hız kameralarına, sivil polislerden resmi polislere kadar bir çok önlem var. Hal böyle olunca herkes kuzu kuzu gidiyor ve kaza olmuyor haliyle. Yazılı ya da yazılı olmayan bir çok kural var ve herkes bu kurallara öyle ya da böyle uyuyor ya da uymaya zorlanıyor.

Hız sorunundan başka konuşulması gereken bir sürü sorun var trafikte ama kimse dillendirmiyor. Ya bilmediklerinden ya da işlerine gelmediklerinden olsa gerek. Etrafımda o kadar Türk vardı ki İngiltere'de ehliyetlerine el konulmuş.. En büyük sebebi de ne biliyor musunuz? Cep telefonu. Evet bildiğiniz cep telefonuyla konuşmanın cezası 3 ehliyet puanı ve toplam 12 ehliyet puanı hakkınız var ehliyeti kaybetmeden önce oradan hesap edin. Kırmızı ışıkta geçmenin cezası 3 puan. Hız sınırını ufak şekilde aşmanın cezası 3 puan. Belli bir seviyenin üzerindeyde direk tutuklayıp tıkıyorlar kodese. Ters yola girmenin cezası 3 puan. Şöyle İstanbul trafiğinde bir bakın etrafa ne kadar kişi araç sürerken cep telefonuyla konuşuyor. Bir elinde telefon kulağında, diğer eli direksiyonda ve araç düz vites ise, direksiyondan çekip vites değiştirme işiyle meşgul. Gece bir araç sürerken görüyorsunuzdur. Aman Allah'ım bu nasıl bir şeydir ya. Mal mal çevirme yapıp plakanın g*tü başı farklı diye ceza kesen polis, insanların gözlerini kör eden merceksiz xenonlara ya da ön-arka sis farı açık gezen araçlara ses bile etmiyor. Kaç kişi nasıl olsa kimse yok diye kırmızı ışıkta geçiyor, u dönüşü yapılmayacak yerde u dönüşü yapıyor, kolayına geldiği için ters yöne giriyor. Aslında o kadar konulaşılacak şey var ki bu konular hakkında ama artık ben pes ettim. Ne vatandaşlar eğitimli, ne kural koyanlar, ya da o kuralı işletmekle yükümlü olanlar. Çok çok büyük bir kesim malesef öküz gelmiş ve öküz gidiyor. Şahsen bana yetki verseler ya öyle kurallar koyarım ki 1 sene içerisinde kimsenin ehliyeti kalmaz. Kafalarına vura vura hizaya sokarım. Ya da yarından itibaren motorlu bütün araçları yasaklar, at arabalarına geri döndürürüm. Ne demek istediğimi anlamak istiyorsanız sadece şunu araştırın.. Son 10 sene içerisinde teröre kurban verdiğimiz insanlar ve son 10 sene içerisinde trafik kazalarına kurban verdiğimiz insanlar.  

Üşenmedim kendim çıkardım tabloyu:

VMG74P.png

Şimdi yukarıdaki tabloya bakın ve bir düşünün. Terörle mücadeleye ayırdığımız bütçenin 100'de 1'ini insanların eğitimine ya da trafik güvenliğine ayırsak belki bu rakamlar olmayacak. Yazık değil mi bunca cana. Terör olunca "lanet olsun teröre", trafik kazasında ölünce "ecel geldi aldı". Yok öyle bişey. Ecel böyle bir şey değil. Oldu o zaman, ben de 200 km hızla giderken birine bindirip hem kendimi hem önümdekinin canını alayım ve adına ecel diyeyim...

Bu konuda çok dertliyim dostlar. İnsana en koyan tarafı ise gidip dünyanın başka bir ülkesinde olması gerekeni görüp de kendi ülkenizin içler acısı durumuyla mukayese edebiliyor olmak. Bilmemek bazen daha fazla huzur veriyor insana malesef...

Çok haklısınız. ABD'de en son araştırmayı bıraktığımda araç sisitemi ile eller serbest konuşmanın bile yasaklanması isteniliyordu. Bununla alakalı pek çok oldukça sarsıcı videolar devamlı hazırlıyorlardı. Bir ara çok geniş bir arşivim vardı. 

Ülkemizde ki trafik kazaları sebepli ölümler ise malesef belirttiklerinizden çok daha fazla. Ölüm kaza anında oldu ise yani polis ölümlü kaza raporu tutarsa olay yerine savcı gelmek zorunda ve savcı gelene kadar polis araçları çekemez. Kimi zaman savcının gelmesi 3-4 saat sürebiliyor. Bu sebep ile vucutta parçalanma durumu yoksa polis gelen ambulans ekibine baskı yapıp hastane yolunda öldü şeklinde rapor yazmalarını istiyor. Bu şekilde yaralanmalı kaza olarak kayıtlara geçiyor. Bir ara polisten tüm kaza kayıtlarını araçtırma amaçlı alıyordum. Bildiğim ölümlü kazaların listede yaralanmalı olarak geçtiğini görünce polisleri sıkıştırınca bunları öğrenmiştim. Bu ülkedeki hiç vir bir rakamma güvenmeyin.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

1 dakika önce, Batuhan79 :

Bildiğim ölümlü kazaların listede yaralanmalı olarak geçtiğini görünce polisleri sıkıştırınca bunları öğrenmiştim. Bu ülkedeki hiç vir bir rakamma güvenmeyin.

Evet bu durumu yukarıdaki belirttiğim tabloda görebilirsiniz. 2015 raporuna kaza anında yaralanıp sonradan ölenleri de dahil etmişler. önceki senelerde bu yok ve rakam 2 katına fırlamış. Önceki senelerde de bu şekilde olsaymış rakam 44.000 değil belki de 88.000 olacakmış.

Bu arada yazı ingilizce ama şuradan en zor ehliyet alınan yerlerin listesini ve nedenlerini görebilirsiniz.

http://eatonredink.com/2017/03/here-are-some-of-the-hardest-places-in-the-world-to-get-a-drivers-license/

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 Paylaş

×
×
  • Yeni Oluştur...