Jump to content

Mazda Türkiye Genel Müdürü Nurkan Yurdakul ile söyleşi


MazdaClubTR
 Paylaş

Tavsiye Edilen Mesajlar

Guest architect

Ben Mazda'nın tanıtım ve kendisini anlatma konusunda ciddi zaafları ve eksikleri olduğunu düşünen biri olarak şu sorulara cevap beklerim:

1-Mazda Türkiye  tanıtım,reklam,pr çalışmalarını bir ajans ile sistemli bir şekilde yürütüyor mu?

2-Mazda Türkiye'nin tanıtım,reklam bütçesi nekadar?

3-Mazda Türkiye sağlıklı hedefler koyuyor mu önüne.Bugüne kadar koyduğu hedeflere nekadar ulaşmış durumda. Bildiğim kadarı ile hedeflerinin %40'ına ulaşabilmiş görünüyor.

4-Mazda Türkiye mevcut kullanıcılar ve potansiyel kullanıcılar ile hangi platformlarda ne sıklıkla iletişim kurup bir araya geliyor.

5-Mazda Türkiye yaptığı hataları ve eksiklerini gidemek üzere kullanıcıların görüşlerini merak eder mi. Sinerjiye açık mı?

Ben bu ve konularda Nurkan bey'in çıtayı üst seviyelere taşıyacağına gönülden inanıyorum.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

  • Yanıt 170
  • Oluşturuldu
  • Son yanıt

Bu Konuda En Çok Yanıt Verenler

  • Burak

    27

  • Fotifoti

    14

  • emregc

    14

Bu Konuda En Çok Yanıt Verenler

Gönderilen Fotoğraflar

Diğerlerini bu platform üzerinden hiçbir Mazda yetkilisinin cevaplayacağını sanmam. Zaten bir kısmı da gizli diyebileceğimiz bilgiler ama Nurkan Bey ile söyleşimizde aldığım izlenim ve yazıda da belirtmeye çalıştığım şey çıtayı yükseltmeden önce temeli sağlamlaştırmak çünkü SKYACTIV teknolojisi hem yeniliği hem de ilgiyi getireceğinden o gelene kadar bu altyapının oluşturulması gerektiğini düşünüyor.

5. madde için de diyebilirim ki  daha ilk tanışmamızda bizimle geniş bir zamanda sohbet etmek için sözleşmesi bu iletişime açık olduğunun bir göstergesi. İleride bununla ilgili bazı çalışmalar yapacağımızı tahmin ediyorum Mazda Türkiye ile..

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Guest architect

5. madde için

Çok iyi olur.

Bedava işgücü ve tanıtım aracıyız daha ne yapalım. onlarca otomobil istanbulda tur atsak bile sıkı reklam olur.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Bunu ben de sordum kendisine. Bu bir kısır döngü değil mi dedim Nurkan Bey'de yazının içinde geçen ;

"Satışları da en kısa zamanda bayi organizasyonumuza yenilerini ekleyerek arttırmayı hedefliyoruz."

cümlesinin içindeki mesaj ile cevap verdi.

Yani reklamı ne kadar yaparsan yap, müşteri gideceği yakın bir bayi, bayiye gittiğinde ikna edecek bir temsilci bulamazsa bir anlamı yok. Reklamı yığınla yaptın ama satışa yansımadı o zaman ne olacak ? Maaliyet artacak.

Bahsettiğin araçların ucuz olduğunu düşünüyor musun ? VW grubunun fiyatlarına reklam giderlerinin yansımadığını sanmıyorum. Muhakkak bir katkısı vardır.

Ayrıca satış rakamlarını sadece reklama mal etmek de yanlış. Piyasanın nabzını ne kadar tutabildiğinle de alakalı. Bu konu ile ilgili yorumlar da zaten yazıda mevcut.

Satış rakamları bir yere gelene kadar biraz meşakkat çekileceği kesin. Nurkan Bey Citroen den örnek verdi bunu açıklarken.

"İlk işe başladığımda Citroen taleplerimize cevap vermekte gecikiyordu ama ne zaman satışlar 10.000 i aştı bu sefer onlar bize sormaya başladılar birşey isteyip istemediğimizi"

"Yakına Mazda açılmış bir gidip bakalım" diyebilir müşteri ama "Yakına Mazda açılmış bundan böyle araçları ordan alabiliriz" demeyebilir elbette, hem satışlar artmadan bayi sayısı artarsa pastadan alınan pay o oranda azalmış olmayacak mı bu da diğer bayileri  showroomda başka marka araçlar satmak gibi yeni çareler aramaya sevketmeyecek mi. Bence sayıyı artırmadan önce bayilerin standardize edilmesi, işin adının net şekilde koyulması daha doğru olabilir. Bir bayi aynı grup çatısı altında olmayan 2-3 marka aracı aynı showroom da satıp servisini sunabilirken diğeride aynı hakka sahip olmak isteyebilir, tabi bu arada müşteri nezdinde marka imajı ne olur sizde bir düşünün. Satış aşamasında elbette bayi demeyecekmi  müşteriye "bakın bu marka aracımız da var" , yada "olmadı dışarıda 2. el şunu verelim size" diye .

Eğitim konusuna gelince, satış temsilcilerinden ne bekleniyor ki, hangi markaya giderseniz gidin istisnalar haricinde satış temsilcilerin (özellikle bayanlar) araç ile ilgili tam bilgi sahibi olmadıklarını görmüşsünüzdür, yani müşteride aracı almak konusunda reklam vb gibi nedenlerle bir ön istek olmadıkça satış rakamları yüksek olmayan bir aracı satmaya çalışmak  anca satış müdürü veya kredi vb kolaylıklar sağlayarak araçla ilgili en fazla bilgi sahibi olan bir bayi GM becerisine kalıyor.Ülkemizde hala Fiat bu kadar satılıyorsa bunu yılların alışkanlığı yanında bir bakıma da sürekli halkın nabzını tutan güncel reklamlara da borçlu. Örnek "otobüste rahat konuşamayan üniversiteliye gelin araba verelim" reklamı, her ne kadar satış amacına belki ulaşmamış olsada müşteriye yakın oldukları hissini uyandırmıyor mu sizce de ? Citroen konusunda da, C4 ün robota dönüşmesi reklamının hala aklımda olduğunu belirtmek isterim ve bende Citroen teknolojilerine bir gidip bakma konusunda merak uyandırmadı da değil yani gidip C4 ü test etmiştim.

Araç başına düşen reklam maliyeti ne olur bilmiyorum ama Mazda kullanıcı profilinden az çok anladığım kadarıyla fiyatların bir 500-1000 TL daha fazla olması alıcıları pek de caydırmayacak gibi çünkü çoğu Mazda alıcısı (özellikle otomatik vites) fiyatı uygun diye almıyor bu araçları, ileri teknoloji tasarım ve kullanım maliyetini düşüren sorunsuzluk istatistikleride alıcıların bu  kararlarında etkin.

Sonuçda reklam vermek için satış rakamlarının bir yere gelmesi beklenilecekse illaki ne diyelim, kısmet.. istemekle başlar herşey...

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Yakıt paramı versinler, bütün İstanbul'u alt üst ederim.. Hatta aracı kaplatabilir, tavana da reklam falan bişeyler koyabilirim. ;)

işte mazda sevdalısı :)
Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar biliyorum forumda yeniyim. Yeni mazda sahibi oldum Bu yüzden belki haddime düşmeyebilir bu konuda yazmak ama affınıza sığınıyorum. Görüşlerimde hatalarım, yanlış düşüncelerim oldursa affola.

Açıkçası ben sayın genel müdürümüzün konuşmalarından pek heyecanlanmadım ve  ilerisi için içim umutla dolmadı.

Bu devirde reklamsız bir parti, bir bisküvi bile yokken, Mazda gibi bir firmayı tv de görememek büyük bir handikaptır. Şahsen ben showroomdaki görevlinin beni ikna etmesi ile araç almam. Aracımı kafamda daha showrooma gitmeden yarı yarıya almış olurum. Üstelik Mazda gibi tüm dünyada sorunsuzluğu ile bilinen bir markanın reklamını yapmak çokta basit ve etkili olacaktır. Varsın araç 500 lira pahalı olsun. Arkadaşında dediği gibi robota dönüşen citroen, 5 yıl garantili hyundai reklamları kimin kafasında yer etmedi ki. Bugün Türkiye'de nereye baksak hyundai görüyoruz. Çok mu iyi araba. Madem Mazda bu kadar sağlam niye 5 yıl garantisi yok. Hyundai'nin çekinmediğinden Mazda niye çekiniyor? Hatta bazı markalar gibi büyük firmalarla anlaşıp onların bu markayı kullanmasının sağlanması bile reklamdır hem de satışı arttırır, sürümden kazanılır bir müddet.

Türk insanı Mazdayı severek alır, bağrına basar. Çünkü o Japon, çünkü o sağlam, çünkü rahat, çünkü güzel, çünkü ...  Ancak şunları ister; parçası bulunsun, servisi olsun, 2. eli olsun, reklamı olsun, garantisi sağlam olsun, kredi olanakları olsun, lpg dönüşümü sorunsuz olsun, dizeli olsun, firması ülkede sağlam olsun (2 sene sonra ülkeden çekilecek gibi olmasın) vs...

Saygılarımla...

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Röportaj için teşekkürler. Skyactiveler ne zaman Türkiyede satışa çıkacak bu konu hakkında bir tarih konuşuldumu?

2012 ilk çeyrekte Türkiye'ye gelecek olan Mazda CX-5 tamamıyla SKYACTIV teknolojisi üretimi bir araç olacak. Bu teknolojilerin diğer ürünlere yayılması belirli bir zaman alacaktır ama.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Evet bende 2012 modellerin hepsi Skyactiv olarak gelecek diye düşünüyordum.Ama yanıldıkmı?

Ağustos ayında gelecek araçlar Skyactiv değilmi yani?Bunu bir netleştirsek..

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Marka ne marka olursa olsun başında duranın markaya özel heyecan duyması gerektiğine inanıyorum.Bu kesinlikle iş performansını etkileyecektir. Reklam ile ilgili yanıtlar nacizane fikrimce gerekçe değil bahane.Google aramalarında üst sırada mazda-tr sitesini çıkarabilmek ile başlamaları gereken ve hala belli ki ilerlememektede direttikleri çok önemli konular var.CX-9 un ne zaman gelip ne kadara satılacağının bana göre mazda türkiye operasyonu ve müşterisine doğrudan bir etkisi olmayacaktır.Amerikan pazarı için tasarlanan bu araç ,büyük hacimli benzinli ve üstelik aşırı beslemeli olan motoruyla (ki muhtemel nispeten satışı fazla olan o olacak) ne Türk nede Avrupa pazarında çok satılması beklenecek bir model olmayacak. Ve satmayacakta. Üstelik karşısında aslında karşılaştırılması bile komik KIA vb modeller var.Bunlar satış başarısı yakalamış, daha ekonomik araçlar olduklarından hata olsada Mazda ile karşılaştırılacaklar. Sonuç Mazda nın aslında haklı olan korkunç pahalılığı...Bu gibi bilinmezler yada yanlış bilinen şeyleri aşmanın yolu potansiyel müşterileri zaten az olan bayilere çekip araçların içine oturtmayı hedefleyerek etkilemek olamaz. Yeni neslin Mazdaya bakış açısının çok iyi olmasının sebeplerinden en şaşırtıcı olanı bilgisayar oyunlarıdır.Onlar 90 larda parlayan açılan farları değil RX-8 MX5 3MPS gibi yüksek performanslı modellerin bu tip oyunlarda görülmesi nedeniyle zaten olması gereken sportif marka imajı etkisine girmiş haldeler.Bunlar geleceğin müşterileridir. Yeniliklerinizden haberdar etmek zorundasınız. Onlar yeniliklerden haber almak istemeyebilirler. Özetle TV reklamı eksikliğine çok fazla katılıyor ve yetkili ağızın cevabına kesinlikle katılmıyorum.Şu an Mazda nın davrandığı gibi davranma hakkı Bentley yada Rolls Royce 'a ait olabilir ancak. Ne ürettiği siz göstermeden merak edilmeyen araçlarınıza müşterinin dokunmasını beklemek doğru değil. Bunu yapacak birkaç yüz kişi varsa onlar da biziz zaten site olarak. Fuarlar ,üniversiteler,festivaller,konserler,internet. Bunların herbirinden Mazda karşımıza çıkmalı. Aslında çok büyük bir kitle olan ama internet gibi yolları tercih etmeyen orta yaş üzeri kullanıcılar -ki gerçek alıcılardır , bunlara televizyon dışında hiçbir kanaldan ulaşamazsınız. Emin olun bayiye falan da gelmezler.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Eklemeden geçemiycem bahsini ettiğimiz reklam eksikliği şöyle böyle bir reklam eksikliği de değil.Akıllarda yıllarca kalan bir slogana sahip sarsıcı birşey olmalı üstelik. Neredeyse sıfır olan reklam giderlerini daha ilk sorulduğunda söylenebilmiş olması da bakış açısının darlığına işaret.Olmayan reklamın gideri ? Nedir bu katalog bastırmak mı ? Bu maliyetler bu kadar kolay söz konusu olabilecekse bence mazda türkiye ile hiç uğraşmasa da olur.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Paragrafsız yazıyı okumakta bir hayli zorlandığımı söylemek isterim ama okuyabildiğim kadarı ile CX-9'un nereden çıktığını anlamadım zira söyleşide hiç konusu geçmedi. Bahsettiğimiz araç CX-5 idi hep.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

1- Ford 119.133 adet

2- Fiat 109.938 adet

3- Renault 94.943 adet

4- Volkswagen 63.840 adet

5- Hyundai 49.888 adet

6- Peugeot 43.395 adet

7- Opel 41.572 adet

8- Toyota 40.058 adet

9- Citroen 28.862 adet

10 - Chevrolet 18.061 adet

2010 otomobil satış adetleri. İlk 5' i geçtim, dilerim ilk 10'a gireriz, bu araca yakışmıyor diğer sıralar.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Guest architect

Türkiye'de satılan fakat distrübütörlüğü olmayan 2 japon firmasını tanımış biri olarak şunu söyleyebilirim ki adamları ikna etmek çok zordur.Çok muhafazakar, biraz kalın kafalı, girdikleri pazara uymak yerine o pazarın onlara uymasını bekleyen hafif uzaylı modda bir ulustur. Bu adamlara Türkiye gibi bir pazarın geleceği olacağını anlatmak bir CHP'liye AKP'li ya da bir AKP'liyi CHP'Lİ yapmaktan daha zordur. Para vermezler, indirim yapmak istemezler, reklama inanmazlar, vs vs. Önce senin performans göstermeni beklerler. İş işten geçince de kafayı öne eğer afedersiniz yanlış yaptık olmadı der giderler. Tıpkı DAIHATSU gibi. Tıpkı Fukishima Nükleer Santralında saçmaladıkları gibi. Bu adamların bu saçma dar bakış açıları olmasa İhracatları Almanya'yı geçer, çini zorlardı. Hatta 2. Dünya savaşını bile kazanabilirlerdi. Ama bir çok kültürel zenginliği olan bu ulus malesef ada toplumu olduklarından mıdır nedir diğer toplumnları anlamak adına biraz fazla kapalı bence. Bu kadar fotoğrafı neden çektiklerini bir türlü anlayamamışımdır zaten.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Türkiye'de satılan fakat distrübütörlüğü olmayan 2 japon firmasını tanımış biri olarak şunu söyleyebilirim ki adamları ikna etmek çok zordur.Çok muhafazakar, biraz kalın kafalı, girdikleri pazara uymak yerine o pazarın onlara uymasını bekleyen hafif uzaylı modda bir ulustur. Bu adamlara Türkiye gibi bir pazarın geleceği olacağını anlatmak bir CHP'liye AKP'li ya da bir AKP'liyi CHP'Lİ yapmaktan daha zordur. Para vermezler, indirim yapmak istemezler, reklama inanmazlar, vs vs. Önce senin performans göstermeni beklerler. İş işten geçince de kafayı öne eğer afedersiniz yanlış yaptık olmadı der giderler. Tıpkı DAIHATSU gibi. Tıpkı Fukishima Nükleer Santralında saçmaladıkları gibi. Bu adamların bu saçma dar bakış açıları olmasa İhracatları Almanya'yı geçer, çini zorlardı. Hatta 2. Dünya savaşını bile kazanabilirlerdi. Ama bir çok kültürel zenginliği olan bu ulus malesef ada toplumu olduklarından mıdır nedir diğer toplumnları anlamak adına biraz fazla kapalı bence. Bu kadar fotoğrafı neden çektiklerini bir türlü anlayamamışımdır zaten.

Tespitin süper.

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

Türkiye'de satılan fakat distrübütörlüğü olmayan 2 japon firmasını tanımış biri olarak şunu söyleyebilirim ki adamları ikna etmek çok zordur.Çok muhafazakar, biraz kalın kafalı, girdikleri pazara uymak yerine o pazarın onlara uymasını bekleyen hafif uzaylı modda bir ulustur. Bu adamlara Türkiye gibi bir pazarın geleceği olacağını anlatmak bir CHP'liye AKP'li ya da bir AKP'liyi CHP'Lİ yapmaktan daha zordur. Para vermezler, indirim yapmak istemezler, reklama inanmazlar, vs vs. Önce senin performans göstermeni beklerler. İş işten geçince de kafayı öne eğer afedersiniz yanlış yaptık olmadı der giderler. Tıpkı DAIHATSU gibi. Tıpkı Fukishima Nükleer Santralında saçmaladıkları gibi. Bu adamların bu saçma dar bakış açıları olmasa İhracatları Almanya'yı geçer, çini zorlardı. Hatta 2. Dünya savaşını bile kazanabilirlerdi. Ama bir çok kültürel zenginliği olan bu ulus malesef ada toplumu olduklarından mıdır nedir diğer toplumnları anlamak adına biraz fazla kapalı bence. Bu kadar fotoğrafı neden çektiklerini bir türlü anlayamamışımdır zaten.

Biraz daha gerçekçi olalım, bu hafif uzaylılardan diğer ikisi Türkiye'de gelecek görmese yan sanayileriyle beraber fabrika kurarlarmıydı  Gebze'ye , Adapazarı'na ... Bunlardan hangisi başarısız oldu da çekti gitti, yada memnun değil şuan halinden... hadi Daihatsu kendi galaksi pazarına göre araç yapıyodu nispeten uzun olan boy ortalamamıza uygun, ailece binilecek araç üretmiyordu o nedenle en geniş kasası 4x4'ü hariç pek tutulmadı diyelim...

Yinede burdan bir sonuç daha çıkarılabilir, iletişimde de sıkıntı var gibi, çünkü bizlerden birileri bu hafif uzaylılarla güzel güzel anlaşmış ticareti yürütüyorken "bakın burda sizlerden şunların fabrikaları var , hatta en kaliteli üretimlerini de ülkemizde gerçekleştirebiliyorlar, satışları bu, reklam veriyorlar , hatta reklamlarında çocukları kullanarak satışlarında rekor kırdı yeni distribütörleri" gibi stratejik(?) bilgileri  aktaracak tercüman bulunamamış henüz nedense...

Yorum bağlantısı
Diğer Sitelerde Paylaş

 Paylaş


×
×
  • Yeni Oluştur...